
Aralık
Kışın soğuk nefesiyle sarhoş olmuş bir dünya, Aralık ayına adım atarken insan ruhunu da bir hüzünle sarılıyor. Gecelerin uzun, gündüzlerin kısaldığı bu ay, bir yılın sonunu getirirken insanın içinde bir tür melankoliyi de beraberinde getiriyor. Belki de bu hüzün, yılın bitimini, zamanın bir döngü olarak tekrar etmesini ve geçmişin gölgelerinin bir kez daha hatırlanmasını sağlıyor.
Aralık ayı, yaprakların sonbaharın hüznüyle düştüğü, doğanın uykuya yattığı bir dönemi temsil eder. Sokaklar, ışıklar ve beyaz örtüyle süslenmeye başlasa da, bu ayın insan ruhunda derin izler bırakarak geçirdiği bir yılı daha geride bırakarak mazide bir sayfa daha kapatır. Belki de her kar tanesi, düşen her yaprak, geçen zamanın ağırlığını hatırlatır insana.
Yeni yılın ve diğer tatil sezonlarının getirdiği coşku ve sevgi, bu hüzünle birleştiğinde paradoksal bir duygu karmaşası doğar. Aileler bir araya gelir, sevgi dolu anılar paylaşılır, ancak bir yandan da geçmişin özlemleri canlanır. Kaybedilenler, ayrılanlar, yaşanan zorluklar ve acılar, Aralık ayının soğuk rüzgarlarıyla birlikte hafızalara kazınır.
Aralık ayı, yılın hesaplaşma ayıdır aynı zamanda. İnsanlar, bir yıl boyunca yaşadıkları deneyimleri gözden geçirir, hedeflerini değerlendirir ve bir sonraki yıla dair umutlarını belirlerler. Ancak bu hesaplaşma, bazen başarısızlıklar, kayıplar ve hayal kırıklıkları da beraberinde getirir. Geleceğe dair belirsizliklerin gölgesi, insanın iç dünyasına düşer.

Aralık ayının hüzünlü atmosferi, bir yılın kapanışını simgelerken aynı zamanda yeni bir başlangıcın habercisidir. Soğuk rüzgarlar, toplumun ve bireyin iç dünyasındaki dönüşümünü temsil eder. Zamanın geçmesiyle birlikte, insanlar değişir, büyür ve öğrenirler.
Belki de bu melankoli, insanları daha derin düşünmeye ve hayatlarını değerlendirmeye yönlendirir. Geçmişin izleriyle dolu Aralık ayı, bir yandan hüzünle dolarken diğer yandan insanlara umut ve direnişin gücünü hatırlatır. Bu soğuk ay, kendi iç hesaplaşmasıyla beraber bir sıcaklık bulma ve yeniden doğma şansı sunar.
Sonuç olarak, Aralık ayı, duygusal bir denge noktasında gidip gelir. Hüzünle dolu anılarla birlikte, geleceğe dair umutlar yeşerir. Belki de bu hüzün, insanları daha derin bir insanlık haliyle buluşturur ve birlikte paylaşılan duygular, insanları birbirine daha çok yaklaştırır. Bu nedenle, Aralık ayının melankolisi, bir yılın kapanışında yaşanan duygusal bir seremoni gibidir, içsel bir hesaplaşma ve yeniden doğuşun kapısını aralar.

Günaydın
Güneşi çiğnemeden yutan evren.
Sana da günaydın beynimin vızıltısı,
Son sigaramın ateşi, külleri günaydın.
Yeni yıllar Doğum günleri,
Takvimde asılı duran günler,
Aylar, yıllar, zamanlar..
Hayatımızın dönüm noktaları,
Unutmadan unutuldu sanılanlar,
Günaydın..
İz bırakmış unutulmamış tarihler..
Ocak,
Şubat,
Mart,
Mayıs,
Ekim,
Aralık.
Size de günaydın…
Nazım Hikmet
